MUHAMMED RIZA ŞAH
Muhammed Rıza Şah Pehlevi (26 Ekim 1919; Tahran - 27 Temmuz 1980; Kahire), 1941'den ülkesini terk ettiği 1979'a kadar tahtta kalan İran şahı. Batı yanlısı bir dış politika izleyen Pehlevi, İran'ın son monarşik lideridir. Şehinşah (Kralların Kralı) ve Sayeh-eh-Hodah (Allah'ın Yeryüzündeki Gölgesi) gibi imparatorluk unvanları vardır.Pehlevi Hanedanı'nın kurucusu Rıza Pehlevi'nin en büyük oğluydu. İsviçre'de öğrenim gördükten sonra 1935-1938 arasında İran'da Askeri Akademi'de eğitim aldı. Sovyetler Birliği ve Britanya, Rıza Pehlevi'nin Nazi Almanyası'yla
işbirliğini önlemek için İran'ı işgal etti. Büyük devletlerin baskısı
sonucu babası Rıza Pehlevi'nin tahttan çekilmesi üzerine tahta çıktı (16
Eylül 1941).Bu ülkelerle, işgal kuvvetlerinin kısa sürede geri çekilmesi karşılığında bir antlaşma imzalayarak 1943'te Almanya'ya savaş açtı. Bu arada sarsılan şahlık otoritesini Britanya desteğiyle ayakta tutmayı başardı.II. Dünya Savaşı sonrasında petrol yataklarının yabancı şirketlere açma politikası, Muhammed Musaddık önderliğinde güçlü bir milliyetçi hareketin doğmasına yol açtı. Mart 1951'de Anglo-Persian Oil Company'nin (AIOC) İran'daki
mal varlığını millileştirmeye ilişkin bir yasayı meclisten geçirmeyi
başaran Musaddık hızla güçlenmeye başladı. Nisan ayı sonunda Muhammed
Rıza Şah, Muhammed Musaddık'ı
başbakanlığa atamak zorunda kaldı. Ağustos 1953'te Musaddık'ı
başbakanlıktan uzaklaştırma girişimi boşa çıktıktan sonra İran'dan
kaçtı. Ancak kısa süre sonra güç dengesi Amerika Birleşik Devletleri'nin
(ABD) desteğiyle Şah'ın lehine değişti. ABD'nin desteklediği Musaddık
karşıtlarının yarattığı karışıklıkların ardından geri dönerek yeniden
iktidarı devraldı ve Musaddık tutuklandı Ardından Musaddık'ın millileştirme politikasına son verdi ve bir dizi antlaşma imzaladı.Modernleşme programını otoriter ve baskıcı bir yönetimle yürüten ve
rejime karşı her türlü muhalefeti acımasızca bastıran Muhammed Rıza,
kırsal kesimdeki hoşnutsuzlukları gideremediği gibi kentleşmenin
yarattığı yeni sorunların da üstesinden gelemedi. 1970'lerin başında
yaşanan petrol kriziyle İran'ın kasaları dolmasına rağmen, kırsaldan
şehirlere olan yoğun göç şehirlerde bir işsiz kitlesi ortaya çıkardı.Şah yönetiminin 1977'de baskıları bir ölçüde yumuşatmasıyla başlayan
açık siyasal etkinlikler ve protesto gösterileri ertesi yıl
yaygınlaşarak kitlesel bir karakter kazandı. Bu sırada İran Şiiliği,
ulusal kimliğin dinsel alanda ortaya çıkışı olarak yavaş yavaş kendini
gösterdi. Dini çevreler, halkın toplumsal adaletsizliklere, despotluğa
ve yabancı egemenliğine karşı mücadeleye çağırarak muhalefeti bir araya
toplamayı başardılar. Şii din adamları arasında on binlerce molla, dini
muhalefeti etkili bir örgütlenmeye kavuşturdu. Ayrıca, Devrimci
İslamiyet anlayışını yaymaya çalışan Halkın Mücahitleri Örgütü
yönetiminde gerilla hareketi gelişti.
Ocak 1978'de, on beş yıl önce İran'dan sürülen Şii topluluğun ruhani önderi Ruhullah Humeyni'ye karşı hakaret dolu bir makalenin yayımlanması, Kum
kentinde bir protesto yürüyüşüne yol açtı. SAVAK kalabalığa ateş açarak
yaklaşık yüz kişinin ölümüne neden oldu (9 Ocak). Bu olaydan sonra
gittikçe daha fazla protestocuyu bir araya getiren gösteriler belli
aralıklarla yinelendi (her kırk günde bir, Şiilerin yas süresi). Büyük
kitle gösterilerinin ülke ekonomisini felç etmesiyle yeniden sertleşen
yönetim 8 eylül 1978'de büyük kentlerde sıkıyönetim ilan etti. Kanlı bir şekilde bastırılmasına karşın gösteriler durmadı.Toplumda geniş destek bulan muhalefet, 1964'te sürgün edildikten sonra önce Irak'ta, ardından Fransa'da İslamcı hareketi yöneten Ayetullah Ruhullah Humeyni çevresinde toplandı.
Muhammed Rıza, reform vaatlerinde bulunarak ve ılımlı muhalefete
açılarak rejimi kurtarmaya çalıştı; ocak 1979'da bu muhalefetin
temsilcilerinden Şahpur Bahtiyar
başbakan olmayı kabul etti, ama bu girişim, artık monarşi rejimiyle her
tür uzlaşmayı reddeden tüm muhalefet tarafından kınandı. Durumunun
ümitsizliğini gören Muhammed Rıza, 16 Ocak 1979'da kesin olarak ülkeyi
terk etti; Şahpur Bahtiyar'ın muhalefetle uzlaşma çabaları da sonuçsuz
kaldı. Humeyni'nin 1 Şubat 1979'da ülke dönüşüyle, son direnci de
yıkılan şahlık rejimi çöktü. 1 Nisan 1979'da yapılan halk oylamasıyla İran İslam Cumhuriyeti ilan edildi. Bu arada mart ayında yeni rejim tarafından gıyabında idam cezasına çarptırıldı.Bir süre Mısır, Fas, Bahamalar ve Meksika'da kalan şah, yakalandığı pankreas kanserinin tedavisi için 22 Ekim 1979'da ABD'ye
gitti. İki hafta sonra İran'da hükümetten destek alan militan gruplar
ABD Büyükelçiliğini basarak 50'den fazla Amerikalıyı rehin aldılar ve
rehinelere karşılık Muhammed Rıza Pehlevi'nin İran'a iade edilmesini
istediler. Bu isteğin kabul edilmemesine karşın, ABD'den ayrılarak Panama'ya giden Şah, Enver Sedat'ın çağrısı üzerine Kahire'ye geçti ve orada öldü (1980).3 kez evlenen Muhammed Rıza Pehlevi ilk evliliğini 1939'da Mısır Kralı I. Fuad'ın kızı Fevziye, ikinci evliliğinide 1951'de Süreyya İsfendiyari Bahtiyari ile yapmıştır. Ancak iki evliliği de erkek varis olmadığı için bitirmiştir. 1959'da evlendiği üçüncü karısı Farah Diba'nın 1960'ta Rıza Pehlevi'yi doğurması ile Pehlevi Hanedanı bir erkek varis kazandı. Toplam 5 çocuğu vardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder