
Jül Sezar'ın MÖ 44 yılında öldürülmesinden sonra, evlatlık oğlu Octavian ve generalleri Marcus Antonius ile Marcus Aemilius Lepidus triumvir denen bir lider üçlüsünü oluşturmuştu. Bu üçlüden Lepidus, MÖ 36 yılında Sextus Pompeius'a karşı Siçilya'da yürütülen askeri harekatlar sonucu siyasi açıdan gücünü yitirince, devam eden yıllarda imparatorluğun batısına hükmeden Octavian ile doğuyu kontrol eden Antonius arasında gittikçe büyüyen çekişmeler meydana geldi. Antonius, ailesine imparatorluğun bazı kısımlarını vereceğini vaat ettiği, Mısır kraliçesi Ptolemaioslu Kleopatra uğruna daha önce triumvirin pekişmesi için evlendiği Octavian'ın kızkardeşi Octavia'dan ayrıldı. Octavian, Antonius'un kendini yeni Dionysos ilan ettiği hellenistik doğudaki davranışlarını propaganda amaçlı olarak alenen kınıyordu, böylece Roma senatosu ile Roma halkı da Antonius'a muhalefet almaya başlamıştı. Bu koşullar altında senatonun triumvirliğin uzatılmasına karar vermesi artık söz konusu değildi. Octavian'ın MÖ 32 yılında güç gösterisi yaptığı bir olayın üzerine senatörlerin bir kısmı görevdeki iki konsülle birlikte Roma'yı terk ederek Antonius ve Kleopatra'nın yanına, Efes kentine gitmesi üzerine, olaylar kesin olarak patlak vermeye başladı.
Triumvirliğin sonunu teşkil edecek çatışma antik Yunanistan'da meydana geldi. MÖ 31 yılının başında, Octavian'ın kahramanlığıyla ünlü admirali Agrippa İyon Denizini geçerek Methoni deniz üssünü fethedip Marcus Antonius'un güçlerini Korfu adasından kovarak Antonius'un ordusunu meşgul ederek Sezar varisinin 80 bin asker ve 12 bin atlıdan oluşan ordusuyla herhangi bir engele takılmadan Yunan kıyılarına çıkarma yapabilmesini ve birkaç gün içinde Epirus'taki Toryne kentine ulaşabilmesini sağladı. Octavian'ın ordusu, bir Yunan liman kenti olan Aktium (Latinleştirilmiş hali: Action) yakınındaki Ambraka körfezinde toplanmış olan düşman gemilerin büyük kısmının etrafını sarmayı başardı. Rakibinin hızlı ilerlemesini beklememiş olan Marcus Antonius, takviye yollarının kesilmesi nedeniyle kısa süre içinde gıda sıkıntısı ile mücadele etmek zorundaydı ve ayrıca firar sonucu çok sayıda asker kaybetti. Karşı rakibine birkaç kez kara muharebesi yapmayı teklif ettiyse de bu yöndeki teklifleri hep reddedildi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder