DOLMABAHÇE CAMİİ
Sultan Abdülmecit'in annesi Bezmialem Valide Sultan tarafından başlatılıp ölümü üzerine Sultan Abdülmecit tarafından tamamlanan ve tasarımı Garabet Balyan'a ait olan bir yapıdır.
Asıl adı Bezmialem Valide Sultan Camii olan ama konumu nedeniyle Dolmabahçe Sarayı bütünü içinde düşünülüp birlikte anılan Dolmabahçe Camii, iki yılı aşkın bir yapım süreci sonunda 23 Mart 1855’te bir cuma töreniyle ibadete açılmıştır.
Caminin en belirgin biçimsel özelliği net bir kurgu ve geometriye sahip olmasıdır. Cami ve hünkar bölümleri, işlevlerine de bağlı olarak ayrı ayrı tasarlanmış ve sonra birleştirilmiş gibidir. Cami, kare planlı alt yapı üzerine kubbeli ve yüksek bir kitledir. Hünkar bölümü ise, dikdörtgen planlı prizmatik ve daha alçak bir kitledir. Bu iki kitle, caminin kuzey cephesi yönünde bitiştirilirler. Bu yapıdaki geometri egemen tasarım, ampir üslubunun veya yeni klasikçiliğin 19. yüzyılın ortasındaki son fakat en bütüncül örneklerindendir.
27 Eylül 1948 gününden itibaren Deniz Müzesi olarak hizmet veren ibadethane, 27 Mayıs Darbesi sonrasında askerî yönetim tarafından Yassıada İrtibat Kurulu'na verilmiş, kurul da müzenin camiyi derhal boşaltmasını istemiştir.
Sultan Abdülmecit'in annesi Bezmialem Valide Sultan tarafından başlatılıp ölümü üzerine Sultan Abdülmecit tarafından tamamlanan ve tasarımı Garabet Balyan'a ait olan bir yapıdır.
Asıl adı Bezmialem Valide Sultan Camii olan ama konumu nedeniyle Dolmabahçe Sarayı bütünü içinde düşünülüp birlikte anılan Dolmabahçe Camii, iki yılı aşkın bir yapım süreci sonunda 23 Mart 1855’te bir cuma töreniyle ibadete açılmıştır.
Caminin en belirgin biçimsel özelliği net bir kurgu ve geometriye sahip olmasıdır. Cami ve hünkar bölümleri, işlevlerine de bağlı olarak ayrı ayrı tasarlanmış ve sonra birleştirilmiş gibidir. Cami, kare planlı alt yapı üzerine kubbeli ve yüksek bir kitledir. Hünkar bölümü ise, dikdörtgen planlı prizmatik ve daha alçak bir kitledir. Bu iki kitle, caminin kuzey cephesi yönünde bitiştirilirler. Bu yapıdaki geometri egemen tasarım, ampir üslubunun veya yeni klasikçiliğin 19. yüzyılın ortasındaki son fakat en bütüncül örneklerindendir.
27 Eylül 1948 gününden itibaren Deniz Müzesi olarak hizmet veren ibadethane, 27 Mayıs Darbesi sonrasında askerî yönetim tarafından Yassıada İrtibat Kurulu'na verilmiş, kurul da müzenin camiyi derhal boşaltmasını istemiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder