Translate

30 Haziran 2013 Pazar

 KİTAP ÖNERSİ "TÜRK MİTOLOJİSİ"
Eski bilgeler: ''Bütün bilimlerin anası tarih, onun da asıl kaynağı mitolojidir'' derler.Bu eserde, Türk Mitolojisi konusu derinlikleri korunarak anlaşılır bir dille kaleme alınırken sade bir plan uygulanmıştır. Böylece bu çalışmadan orta öğrenim ve üniversite öğrencilerinin yararlanmaları kolaylaştırılmıştır.Bu çalışmayı yaparken, asıl yararlanması arzu edilen kesim ise, sosyal konularla uğraşanların tamamı yani toplumdaki herkestir.
KİTAP ÖNERİSİ "İSTANBULDAN ÇIKIŞ"
-1918-1919'da Milletin psikolojisi nasıldı?
-Siyaseten, yani masa başında ülkenin kurtarılması mümkün müydü?
-Kuva-yı Milliye'nin fikri ve Milli Mücadele Metodu neydi?
-İstanbul Hükümetlerinin Milli Mücadele'ye bakışları nasıldı?
-İstanbul Yönetimi ile Kuvâ-yı Milliye 'nin arası ne zaman ve nasıl bozuldu?
-İstanbul Hükümetlerinin bazıları Kuvâ-yı Milliye'yi nasıl destekledi?
-Kuvâ-yı Milliye Ankara Hükümetini kurmadan önce İstanbul'un etkisini hangi vasıtalarla ve nasıl kırdı?
-İç Ayaklanmalar nasıl başladı ve bastırıldı?
-Geyve Boğazı'nın Milli Mücadele'deki önemi nedir?
-TBMM Hükümetini ve Kuvâ-yı Milliyecileri ortadan kaldırması için Anadolu Fevkalade Müfettişliği nasıl kuruldu?
-Anadolu Fevkalade Müfettişliği neden kaldırıldı?
-Milli Mücadele'nin Stratejisi nedir?
· Mustafa Kemal Paşa'ya göre düşmana mahrem olan yerler nereleridir?
-Milli Mücadele'de yollar ve coğrafi yapı nasıl kullanılmıştır?
-Sevr Antlaşması'na göre Osmanlı Padişahının Muhafız Alayı kime bağlı olacaktı?
-Sevr Antlaşmasına göre Boğazların Statüsü nedir?
-Sevr yürürlüğe girseydi Osmanlı Ordusu olacak mıydı?
-Milli Mücadele Modeli nedir?
-İşgallere karşı en son gerçekleşen Irak Direnişi İle Milli Mücadele Dönemi ne kadar benzerlik taşır?
 GÜLİSTAN ANTLAŞMASI
12 Ekim 1813 tarihinde Rusya İmparatorluğu ile Kaçarlar (İran) arasında imzalanan antlaşmadır.
Bu antlaşma sonucunda Güney Kafkasya'da bulunan bereketli Karabağ toprakları Rusya yönetimine geçti. İranlılar adına antlaşmayı Abbas Mirza Kaçar'ın vekili Mirza Abdulhasan Han Şirazi imzalamıştır. Bu antlaşmayla tarihte ilk kez Kuzey Azerbaycan Rusya'ya bağlandı. Güney Azerbaycan ise İran'da kaldı. Mevcut bölünme Türkmençay Antlaşmasıyla pekişmiş ve günümüze kadar devam etmiştir.
Talış, Şirvan, Kuba, Bakü, Gence, Karabağ, Şeki hanlıkları Rusya'ya katıldı. İran, Doğu Gürcistan'a, Kazak ve Şemseddil sultanlıklarına, ayrıca Dağıstan'a ait iddialarından vazgeçtiğini bildirdi. Revan ve Nahçıvan hanlıkları İran hakimiyetinde kalıyordu. Hazar Denizi'nde donanma bulundurma hakkı Rusya'ya ait olacaktı. Rus tacirler dahili gümrük vergisinden muaf olarak ticaret yapabilecektir.
 ÇERKES SÜRGÜNÜ
Çerkes Sürgünü ya da Çerkes Muhacirliğiveya Çerkes Soykırımı , 19. yüzyılda, özellikle 1864 yılında yoğunlaşmak ve başta Adığeler ve Abhazlar olmak üzere, Kuzey Kafkasya halklarının Osmanlı topraklarına yönelik zorunlu göçleri. Bu olay sonunda bir milyonun üzerinde bir nüfus Osmanlı topraklarına yerleşmiştir.
1864 yılındaki Çerkes Sürgününden 65 yıl sonra, 1929 baharında Adigey'e bilimsel çalışma üzerine giden Gürcü tarihçi Simon Canaşia’ya Şapsığların bölgesi Cubga’da karşılaştığı 91 yaşında bir ihtiyar o günleri şöyle anlatmıştır:
Deniz kenarında yedi yıl boyunca atılmış insan kemikleri vardı. Kargalar erkek sakallarından ve kadın saçlarından yuvalarını kurarlardı. Deniz yedi yıl boyunca karpuz gibi insan kafataslarını atıyordu. Benim orada gördüklerimi düşmanımın bile görmesini istemem
—Çerkes Sürgününe tanıklık eden yaşlı bir Çerkes,
SUSAN B.ANTHONY

(15 Şubat 1820 - 13 Mart 1906), ABD'de kadınlara oy hakkı tanınması için verilen mücadelenin ilk öncülerinden 1892-1900 arasında Amerika Kadınlara Oy Hakkı Ulusal Derneği'nin başkanlığını yürütmüş, kadınlara oy hakkı tanıyan, Anayasanın 19. Ek Maddesi'ni (1920) sağlayan ortamın hazırlanmasına katkıda bulunmuştur.
Pamuklu dokuma imalatçısı olan babası Daniel Anthony, köleliğin kaldırılması akımının destekçilerinden olan Quaker idi. Susan Anthony, bağımsızlık havasının egemen olduğu ve ahlaki değerlere bağlı bir evde büyüdü. Üç yaşında okuma-yazma öğrendi. Ailesinin 1826'da Massachusetts'den New York eyaletindeki Battensville'e taşınmasından sonra, önce bir semt okuluna, ardından babasının kurduğu bir okula, en sonunda da Philadelphia yakınlarında bir yatılı okula gitti.
1846-1849 arasında New York eyaletinin kuzey kesimindeki bir kız okulunda öğretmenlik yaptı. Sonra Rochester'daki babaevine yerleşti ilk toplumsal mücadelesinei içkiyle savaş yanlısı olarak başladı. Bu hareket içinde kadınlara tanınan rolün ne kadar sınırlı olduğunu görünce, kendi türündeki ilk örgütlerden bir olan New York Eyaleti İçkiyle Savaş Kadın Derneği'nin kurucuları arasında yer aldı. 1852'den sonra, arkadaşları Elizabeth Cady Stanton ve Amelia Bloomer'ın kadın hakları için açtıkları kampanyalara katıldı. Kadın giyimi üzerindeki kısıtlamaları protesto etmek için bir süre kısa etek altına bol pantalon giyerek dolaştı, 1854'ten sonra kendini kararlı bir biçimde kölecilik karşıtı harekete adadı. 1856'dan İç Savaş'ın başlamasına değin (1861) Amerika Kölelikle Mücadele Derneği'nde görev aldı. 1868-1870 arasında New York'ta Stanton'la birlikte The Revolution adlı liberal eğilimli bir haftalık dergi çıkardı. Kadınlara erkeklerle eşit ücret verilmesi çağrısında bulunarak, New York Çalışan Kadınlar Derneği'nin kuruluşunda görev aldı. Anayasa'nın 14 ve 15. ek maddeleriyle Siyah erkekleri de kapsamına alan medeni ve siyasi hakların kadınlara da tanınmasını talep eden Anthony, 1872'de bir grup kadını Rochester'da sandık başına götürdü. İki hafta sonra tutuklandı ve yargılanmayı beklerken büyük ilgi gören dizi konferanslar verdi. Mart 1873'te yeniden kent seçimlerinde oy kullanmayı denedi. Daha sonra yargılandı ve seçim yasalarını çiğneme suçundan hüküm giydi; ama verilen para cezasını ödemedi. Anthony, bu tarihten sonra, ülkenin her yerinde verdiği konferanslar ve başkanı olduğu kadın dernekleri aracılığıyla, federal anayasanın, kadınlara oy hakkı tanıyacak biçimde değiştirilmesi için çalıştı.
Yakın arkadaşları Stanton ve Matilda Joslyn Gage ile birlikte, The History of Woman Suffrage (1881-1902;4 cilt, Kadınlara Oy Hakkının Tarihi) adlı kitabı derleyerek yayımladı. 1888'de Uluslararası Kadınlar Konseyi'ni, 1904'te ise Uluslararası Kadınlara Oy Hakkı Birliği'ni kurdu. Londra (1899) ve Berlin'de (1904) yapılan toplantılarda, kadın hakları konusundaki öncü katkıları dolaysıyla tüm dünya kadınlarının övgüsünü topladı.
 VİCTOR HUGO
Victor Hugo 26 Şubat 1802'de Fransa'da doğdu. Liseyi bitirdikten sonra kendini tümüyle edebiyata adadı. 1824 yılında Fransız coşumcularının (romantikler) yayın organı olan La Muse Française dergisini kurdu. Cenacle adını taşıyan coşumcu sanatçılar çevresinin üyesi ve onun odak noktası oldu. 1830-1843 arasında en verimli dönemlerinden birini yaşadı. Romanları, tiyatro yapıtları ve şiirleriyle başarıdan başarıya koştu. 1831'de Notre Dame de Paris (Paris'in Notredame Kilisesi) adlı büyük romanını yayımladı. 1841 yılında Fransız Akademisi'ne üye seçildi. Çok sevdiği kızı Leopoldine'nin 1843'de kazayla boğularak ölmesi üzerine 1852'ye dek yeni yapıt vermedi. 1848 Devrimleri'nden sonra parlemento üyeliğine seçildi. 3. Napoleon'un hükümet darbesini engellemeye çalıştı, başaramayınca 1851 yılında Belçika'ya kaçmak zorunda kaldı.
Ateşli bir demokrasi ve cumhuriyet yanlısı olarak imparatorluk rejimini eleştiren yapıtlar yazdı. 1855-1870 arasını küçük bir İngiliz adası olan Guernsey'de geçirdi. O dönem yazarlığının en üretken yılları olmuştur. 1862 yılında başyapıtı olan Les Misérables (Sefiller) adlı romanını yayımladı. Bunu 1866'da Les Travailleurs de la Mer (Deniz İşçileri) ve aynı yıl L'Homme qui Rit(Gülen Adam) gibi önemli romanları izledi.
Fransa'da Cumhuriyet yeniden kurulunca Paris'e döndü. Ulusal Meclise seçildi. Artık Fransa'nın en gözde kişilerinden biriydi. Paris Komünü'nün ezilmesinden sonra komüncülerin bağışlanması için çok uğraştıysada sonuç alamadı. Giderek siyasal ve toplumsal yaşamdan elini eteğini çekti.
1885 yılında ölüm döşeğinde iken;
"Tanrı'ya inanıyorum, ahirete inanıyorum; fakat hiçbir kilise papazını başımda istemiyorum. Beni seven bütün dünya insanlarının gönülden dualarını bekliyorum. Bu benim için kafidir."

diyerek 22 Mayıs 1885 yılında hayata gözlerini yummuştur.
SANAYİ DEVRİMİ NEDENLERİ
  • Hızlı nüfus artışı 16. yüzyıldan başlayarak Avrupa'nın nüfusu hızla arttı.
  • Tarımdaki gelişmeler bu sektördeki nüfus ihtiyacını azaltarak bu nüfusun kentlere göç etmesine neden oldu. Böylece kent sanayisine hazır işgücü oluştu.
  • Yaşam düzeyi yükseldi.. Eskiden lüks sayılan şeker, kahve, çay gibi mallar artık orta sınıf ve alt sınıflar için doğal bir gereksinme olmaya başlıyordu. Bu da dolaylı olarak tüketim malı talebini arttırdı.
  • Geniş çaplı yağmalar, sanayi devriminin en önemli finans kaynağı olmuştur. Gerek İspanyollar tarafından yağmalanan Orta Amerika altınları, gerekse de İspanyol gemilerini vuran, yağmacıları yağmalayan İngiliz gemileri, Avrupa'ya tonlarca altın taşımıştır. Bütün bunlar 16. ve 17. yüzyıllarda, sanayi devrimine götüren süreçleri desteklemiştir.
  • Hindistan'da 23 Haziran 1753 tarihinde, Fransız birliklerini savaş alanında yenen İngilizler (Plessey Savaşı), Babür imparatorlarının devasa hazinesine el koymuşlardı. Bu hazinenin İngiltere'ye taşınmasıyla bu ülke ekonomisinde ortaya çıkan para ve finans olanaklarının, dokuma ve buhar makineleriyle ilgili tüm teknik buluşların 1758-1791 tarihleri arasında gerçekleşmesini açıklamada birincil argüman olduğu söylenebilir.18. ile 19. yüzyıllar arası olusmustur.
  • Sömürgecilik. Avrupa ülkeleri yeni koloniler oluşturarak buradan getirdikleri malları sanayide kullanmaya başladılar, işlediler ve tekrar sömürgelere sattılar.
  • Küçük burjuvazinin gelişmesi ve orta sınıfın zenginleşmeye başlaması bir itici kuvvet oldu.
  • Kapitalizm. Orta sınıfın zenginleşmesi sürecine paralel olarak kapital birikimi oluşmaya başladı. Böylece yeni yatırım alanları aranmaya başlandı.
  • Taşıma ve teknolojide meydana gelen gelişmeler.
  • Protestan reformu; "Bugün çok çalışıp yarını düşünmek" öğretisinin önemli bir değer olarak yerleşmesi.
  • 17. yy Aydınlanma Dönemi'nde, aklın başat konumu ve bilimsel bilginin akıl yoluyla inşa edilme süreci.
  • Bilimsel yöntem ve rasyonel düşünme ilkelerinin bilimleri ortaya çıkarması ve teknolojik gelişmeleri etkilemesi.
  • Fransız Devrimi aracılığıyla sanayi toplumuna uygun siyasal bir yapılanmanın temellerinin atılması.