Translate

24 Haziran 2013 Pazartesi

SARDİNYA KRALLIĞI
Sardinya Krallığı ya da Sardinya-Piemonte Krallığı olarak da bilinir. İtalya'nın kuzeybatısındaki Piemonte ile Sardinya Adasını içine alan, Savoia hanedanına bağlı eski krallık.

Piemonte'yi elinde tutan Savoia dükü II. Vittorio Amedeo, 1718'de büyük devletlerin imzaladığı Londra Antlaşması uyarınca Sicilya'yı Avusturya Habsburglarına vermek zorunda kaldı; karşılığında da o zamana değin İspanya'ya bağlı olan Sardinya'yı aldı. Ada 24 Ağustos 1720'de resmen II. Vittorio Amedeo'nun yönetimine girdi.O tarihten 1861'e değin Amedeo ve ardılları Sardinya kralları olarak anıldı. Bununla birlikte Piemonte, hanedanın yönetim merkezi ve başlıca güç dayanağı olarak kaldı. Kral Carlo Alberto Mart 1848'de Piemonte Sardinya için Statuto Albertino olarak bilinen yeni bir anayasa çıkardı. Bu belge 17 Mart

1861'de ilk İtalyan parlamentosunca ilan edilen yeni İtalyan Krallığı'nın anayasasının temelini oluşturdu. Carlo Alberto'nun oğlu II. Vittorio Emanuele de birleşik İtalya'nın ilk kralı oldu.
İMPARATOR III.NAPOLYON VE I.FRANSA CUMHURBAŞKANI
III. Napolyon, (tam adı: Charles Louis Napoléon Bonaparte) III. Napolyon, 20 Nisan 1808'de Paris'te doğdu. Ebeveyni, Napoléon Bonaparte'ın kardeşi ve 1806-1810 yılları arasında Hollanda Kralı olan Louis Napolyon ile Kraliçe Hortense de Beauharnais'tir.1849-1852 yılları arasında Fransa Cumhurbaşkanlığı yaptı. Sonrasında tertiplediği darbeyle cumhuriyeti yıkarak imparatorluğunu ilan etti. Son Fransa İmparatoru olarak 1870'e kadar hüküm sürdü. 1870 yılında II. Dünya Savaşı'ndaki Alman işgaline kadar sürecek ve Fransa Cumhuriyeti'ni kuracak olan hareketle devrildi.
III. Napolyon, finans ve sanayi burjuvalarının birbirleri arasındaki savaş nedeniyle yükselen işçi hareketine karşı zamanında önlem alamamasını değerlendirerek ve onların bu karmaşık dönemde, güçlü bir diktatoryaya olan ihtiyaçlarını kullanarak hükümet darbesi yaptı ve zaten proleterler karşısında yeterince bunalmış olan Fransız burjuvazisi, ünlü Napolyon'un kardeşinin oğlunun iktidarını kabullendi.
Louis-Napolyon Bonaparte, kitlesel destek arayışını fakir köylülerde somutlaştırdı. Bu dönemde köylü topraksızdı ve krediye ihtiyacı vardı. 19. yüzyıl Fransasının yüzde elli nüfusunu oluşturan köylüleri kendine bağlamak isteyen III. Napolyon, köylünün kredi ihtiyacını karşılayabilmek için finans burjuvazisinin desteğini aradı. Bunu sağlamak içinse finansörleri kayırıcı bir politika izledi. Sonuç olarak sanayi burjuvazisiyle arası açıldı ve bu kez kendisini tahttan edecek olan finans-sanayi burjuvaları çekişmesi tekrar başladı.
 TANZİMAT FERMANI
 Fermânı, Gülhane Hatt-ı Şerif-î 3 Kasım 1839'da okunan Tanzimat Fermânı, Türk tarihinde demokratikleşmenin ilk somut adımıdır. Sultan Abdülmecid döneminde Hariciye Nazırı Koca Mustafa Reşit Paşa tarafından okunmuştur. Gülhane Parkı'nda okunması nedeniyle Gülhane Hatt-ı Şerif-î (Padişah Yazısı) veya Tanzimât-ı Hayriye (Hayırlı Düzenlemeler) olarak da anılır. Bu fermânla devlet kendisini yenilemesi gerektiğini söylemiştir.
  • Tüm vatandaşların can, mal ve namus güvenliğinin sağlanması,
  • Yargılamada açıklık, hiç kimse yargılanmadan idam edilemeyecek (Hukuk devleti özelliğini yansıtır),
  • Vergide adalet,
  • Erkeklere dört yıl mecburi askerlik,
  • Rüşvetin ortadan kaldırılması,
  • Herkesin mal ve mülküne sahip olması, bunu miras olarak bırakabilmesi.(Özel mülkiyet güvence altına alındı. Müsadere kaldırıldı)
Fermanda verilen bütün sözlerin tamamen yerine getirilememesine rağmen bu çabalar, çağdaşlaşmaya ve cumhuriyet fikrine ön ayak olmuştur. Tanzimat Fermânı'nın okunmasından I. Meşrutiyet'in ilanına kadar geçen dönem, Osmanlı tarihinde Tanzimat Dönemi (3 Kasım 1839 - 22 Kasım 1876) olarak anılır.
 SİMON BOLİVAR
 (24 Temmuz 1783 - 17 Aralık 1830), Güney Amerikalı devrimci önder.
1783'de aristokrat bir ailenin çocuğu olarak doğdu; ancak çocuk yaşta ailesini kaybetti. Ailesinden kalan mirasla devam ettiği askeri eğitimini İspanya'da tamamladı. 1810'da Venezuela'ya döndü ve sömürge yanlısı güçler ile Karakas'ta savaştı ve Venezuela'nın bağımsızlığını ilan etti. Sonra İngiltere'ye gidip tarafsızlık sözü aldı, döndü ve Karakas'ı Napolyon'un kardeşi Joseph'in komutasındaki İspanyol ordusunun elinden aldı. İspanyollar tarafından yakalanıp Kolombiya'ya sürgün edildi. Burada Kolombiya ordusunun başına geçip, Kolombiya'nın başkenti Bogota'yı ele geçirdi (1814).
İmkânsızlıklar nedeniyle Kolombiya'da ağır yenilgiler aldı ve Jamaika'ya gitmek zorunda kaldi. Haiti'de yeni güçler topladı ve Venezuela'ya tekrar saldırdı. Ciudad Bolivar şehrini ele geçirdi ve tek başına yönetmeye başladı.
Uzun yıllar boyunca bu bölgeden İspanyollar'a karşı mücadele etti ve 1821 yılında içinde Venezuela, Ekvador, Kolombiya, Panama ve Peru'nun bulunduğu, o zamanlar Büyük Kolombiya olarak adlandırılan bölgeyi İspanyol sömürgesinden kurtardı ve ilk başkanı oldu.
Kurduğu bu bölgede Peru'nun kuzeyi, Bolivya olarak ayrıldı. Bolivya'nın anayasası bizzat Bolivar tarafından yazılmasına ve yüzyılın en önemli siyasal belgelerinden biri olmasına rağmen hiç uygulanamadı. Generaller arasındaki kişisel çatışmalar iç savaşa dönüştü ve Büyük Kolombiya bölünmeye başladı (1827).
Tüberküloz hastalığına ve hayalinin bölünüp yok olmasına dayanamayan Bolivar 1830'da hayata veda etti.
SAİNT GERMAİN ANTLAŞMASI
10 Eylül 1919 tarihinde İtilaf Devletleri ile Avusturya arasında imzalanan ve I. Dünya Savaşı'nın ardından Avusturya-Macaristan İmparatorluğu topraklarının yeniden düzenlenmesini açıklayan antlaşmadır. Antlaşma ile zaten iç karışıklıklar yaşayan Avusturya-Macaristan İmparatorluğu parçalanarak toprakları üzerinde Çekoslavakya, Yugoslavya ve Macaristan devletleri kuruldu. Macaristan savaş sorumlusu tutuldu ve Galiçya'yı Polonya'ya, Hırvatistan'ı Yugoslavya'ya, Tirol ve Trieste'yi İtalya'ya, Bukovina'yı da Romanya'ya bıraktı. Zorunlu askerlik kaldırıldı, Macaristan ağır bir savaş tazminatı ödedi. Ayrıca Versay Antlaşması'ndaki ana fikirlerden biri de bu antlaşmada yer almış, Avusturya ordusu, 30 bin kişi olarak sınırlanmıştır.
Antlaşma, Avusturya'nın gelecekte Almanya ile birleşme yönündeki gelişmeleri de engellemiş, bunu Milletler Cemiyeti'nin onayına bağlamıştır.
FRANSA KRALI II.FRANÇOİS
19 Ocak 1544'te Fontaineblau Şatosu'nda doğdu. Babası Veliaht Henri (Sonradan Kral II. Henri), annesi ise Catherine de Medicis'ydi. Dedesi Kral I. François'nın ölümünden sonra babasının tahta çıkmasının ardından veliaht oldu. 1558'de İskoçya kraliçesi Mary'le (1542-1587) evlendi.Babasının 10 Temmuz 1559'da bir kaza sonucu ölmesi üzerine 15 yaşındayken tahta çıktı. Henüz reşit olmadığından yönetimi annesi Catherine de Medicis'yle Guise 2. dükü François de Lorraine (Aynı zamanda karısı Mary'in amcası) naipliği üstlendiler. Karısının amcasının etkisi altında kalan genç ve hasta kral,ona çeşitli ayrıcalıklar tanıdı.
Huguenot'ların (Fransız Protestanları) önderi Conde 1. prensi Louis I de Bourbon,Guise'lerin gücünü kırmak için bir komplo düzenledi.Amboise Komplosu olarak da bilinen bu komplo başarısızlığa uğrdaı ve Conde prensi ölüme mahkûm edildi. Ancak Guise'lerin gücünden endişelenen Ana Kraliçe Catherine de Medicis, durumu dengelemek için saray kâtipliğine Michel de L'Hospital'in getirilmesini sağladı, ardından barışı korumak ve mali durumu düzeltmek için Etats Generaux'yü (Millet Meclisi) toplantıya çağırdı.Orleans'da başlayan toplantılar daha bitmeden II. François öldü (5 Aralık 1560). Ölümünden sonra idama mahkûm edilen Conde prensi bağışlandı, Guise'lerin gücü bir süreliğine azaldı. François'nın yerine kardeşi IX. Charles geçti.
AMBROSE BİERCE (Gazeteci ve Yazar)
Ambrose Gwinnet Bierce, 24 Haziran 1842’de, Ohio’da çok çocuklu, yoksul bir ailenin oğlu olarak doğdu. Çocukluğu sırasında dahi ailesiyle arası iyi değildi, bu nedenle henüz on beş yaşındayken evden ayrıldı. Amerikan İç Savaşı patlak verdikden sonra Kuzey Ordusu’na katıldı. Savaşın sonuna kadar Kuzey Ordusu’nda savaştı. 1866 yılının sonlarında vardığı San Francisco’da askerlikten ayrıldı ve gazeteciliğe başladı. Uzun yıllar birçok lokal gazete için çalıştı ve zamanla belli bir üne kavuştu. 1872’de İngiltere’ye gitti ve orada yaşamaya başladı.
1875
’te tekrar San Francisco, Amerika’ya döndü. 1879-1880 arası Dakota’da bir şirketin lokal müdürü olarak çalışmayı denedi. Fakat şirket başarılı olamayınca tekrar San Francisco’ya dönüp gazeteciliğe başladı. Zamanla çok önemli ve etkili bir yazar ve gazeteci oldu. Aralık 1899’da Vaşington D.C.’ye taşındı.
19. yüzyılın en önemli kısa hikâye yazarlarından olan Bierce, kısa hikâyeler dışında birçok farklı türde edebi eser kaleme almıştır. Fabl türünde yazdığı eserleri ünlüdür. Ünlü hayalet ve savaş hikâyelerinin dışında birçok şiir de kaleme almıştır. Karanlığın Kahkası adıyla Türkçe’ye çevrilen Fantastic Fables isimli eseri ironik bir grotesk stil barındırır ve zamanı için öncü bir stile ve biçime sahiptir. Bir gazete serisi olan ünlü eseri Şeytanın Sözlüğü, The Devil’s Dictionary, ise 1906’da kitap olarak basılmıştır.
Ekim 1913’de İç Savaş’taki muharebe alanlarına yapılacak bir tura katılmak için Washington D.C.’den ayrıldı. Aynı yıl Meksika’ya geçti. Bir arkadaşına yolladığı 26 Aralık 1913 tarihli mektuptan sonra ‘yok oldu’. Nasıl, neden ve ne zaman kaybolduğuna dair bir bilgi olmadığı gibi ne zaman öldüğüne dair de kesin bir bilgi yoktur. Araştırmacılar Aralık 1913’te veya 1914 yılının başlarında ölmüş olduğunu ileri sürmüşlerdir. 1916 yılında öldüğüne dair iddialar da mevcuttur.