Translate

14 Mart 2014 Cuma

YENİLSEYDİK SORUMLU BEN OLACAKTIM

Bir aralık konu İstiklâl Savaşı'na geldi. Dikkat ettim, Binbaşılar dahil her komutanın hangi birliğe komuta ettiğini, nerede bulunduğunu, -bir gün önce olmuş gibi- hatırlıyordu. O savaş ki araç, gereç, personel kıtlığı bugün güç tasavvur edilirdi. Tümenlere binbaşılar, Kolordulara yarbaylar komuta ediyordu! Fakat, bu kadro canını dişine takmış bir ekipti. Var olmak ya da olmamak bu savaşın sonucuna bağlıydı. 30 Ağustos bu ruh haletinin eseriydi. Böyle bir dramı, hem yazarı, hem baş aktörünün ağzından dinlemek müstesna bir mutluluktu. O anılar Ata'yı coşturdukça coşturuyordu. Anlatmalarında abartma yoktu. Ama bu anlatış öylesine canlı, öylesine plastikti ki, hepimiz heyecandan heyecana sürükleniyorduk. Anlatışlarını şöyle bağladı:
- İşte büyük zafer böyle ortak bir eserdir. Şerefler de ortaktır.

Bu alçakgönüllülük şaheseriyle konunun kapanacağını tahmin ediyorduk. Bu arada Atatürk bir duraklama yaptı. Sonra içine dönük, adeta kendisiyle konuşur gibi ilave etti:
- Ama yenilseydik sorumluluk ortak olmayacak yalnız bana ait olacaktı.

Bu belagat karşısında gözyaşımı tutamadım. Tarihin, zaferleri kendine maleden, yenilgileri ise maiyetine yükleyen sahte kahramanlarını hatırladım.
500.PAYLAŞIMIMIZ "KAHRAMAN TÜRK KADINI"
17Mart 1923 Tarsus:
Mustafa Kemal İstasyon'dan şehre doğru, bir süre yaya olarak yürüdü. O'nu görmek için sabahtan itibaren yolları dolduran Tarsusluların arasından neşe ile selamlar vererek, ilerledi. O sırada ansızın bir olayla karşılaştı.

Milli Mücadele'deki çete giysili bir kadın, Atatürk'ün yolunu keserek ayağına kapandı. Gözyaşlarıyla şöyle haykırıyordu:
- "Bastığın toprağa kurban olayım Paşam!"
Mustafa Kemal onu yerden kaldırmak için eğilirken kulağına bu kadının Kurtuluş Savaşında cephelerde çarpışmış olan (Adile Çavuş) olduğunu fısıldadılar.

Gözlerinden iki damla yaş düşen Mustafa Kemal, bu güneşten yüzü yanmış kadının elinden tutup ayağa kaldırdı ve ona şöyle seslendi:
- "Kahraman Türk kadını! Sen yerlerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde yükselmeye layıksın."

13 Mart 2014 Perşembe

AÇE SAVAŞI 1873-1904
Sumatra'nın kuzeyindeki Müslüman Açe Sultanlığı ile Hollanda arasındaki savaş (1873-1904). Bu savaşta Hollanda önce Aceh'i ele geçirdi, sonuçta da bölgenin tümünü egemenliği altına aldı.
1871'de Hollanda ile Britanya arasında bir antlaşma imzalandı. Bu antlaşmaya göre Hollandalılar, Britanya'nın Hint Adaları'ndaki serbest ticaret hakkını kabul edecek, buna karşılık Britanya da Hollanda'nın Sumatra'nın kuzeyindeki egemenliğini tanıyacaktı.
Açe'yi kendi egemenlik alanı içinde sayan Hollandalılar bölgeyi ele geçirmeye karar verdiler ve 1873'te Açe'ye iki işgal birliği gönderdiler. Açe Sultanlığı’nın Hollanda işgaline karşı Osmanlı Devleti’nden istediği yardıma ise Batılı ülkelerin baskısıyla ancak arabulucuk yapılabileceği şeklinde karşılık verilebildi. Bu aracılık talebi ise Hollanda tarafından reddedildi. Açe Sarayı ele geçirildikten kısa bir süre sonra sultan öldü. Hollandalılar askeri harekata ara verdiler ve Hollanda'nın bölgedeki egemenliğini tanıyan yeni sultanla antlaşma yaptılar. Ancak, sultanın halk üzerindeki nüfuzunun zayıflığı nedeniyle, Hollandalılar kırsal yörelerde uzayıp giden gerilla savaşlarıyla karşı karşıya kaldılar. Sömürge hazinesini eriten bu savaş, Hollanda kamuoyunun sömürge yönetimini giderek daha şiddetli biçimde eleştirmesine neden oldu.
Sonraları, yöreyi iyi tanımamanın ciddi yanlışlıklar yapılmasına yol açtığını anlayan sömürge yönetimi, Leiden Üniversitesi'nden İslam araştırmaları profesörü Christiaan Snouck Hurgronje'yi bölge hakkında kapsamlı bir araştırma yapması için Açe'ye çağırdı. Hurgronje'nin araştırmalarının sonucunun 1893-94'te kitap olarak yayımlanmasından sonra Hollanda birlikleri için tahkim edilmiş üsler kurulmasına dayanan "kale stratejisi" uygulanmaya başlandı. 1899'da bölgeye askeri ve sivil vali olarak atanan J. B. van Heutsz'un komutasında Açeler kısa sürede baskı altına alındı. Tüm bölgenin van Heutsz tarafından ele geçirilmesi 1904'te tamamlandı.
WİLLEM JANSZOON KEŞİFİ
18 Kasım 1605 tarihinde, Duyfken Bantam'dan itibaren batı Yeni Gine sahillerine yelken açtı. Janszoon daha sonra Carpentaria Körfezi'nde, Torres Boğazını hiç görmeden, Arafura Denizi'nin doğu ucuna geçti. 26 Şubat 1606 tarihinde, günümüzde modern bir şehir olan Queensland bölgesindeki Weipa kenti yakınlarında, Cape York Yarımadası'nın batı kıyısındaki Pennefather Nehri yakınlarında karayı gördü. Bu, bir Avrupalı'nın Avustralya kıtasını ilk defa görüşü olarak tarihe geçti. Janszoon burayı ilk gördüğünde, Yeni Gine'nin güneye doğru bir uzantısı olduğunu düşündü. Burada 320 km. sahil şeridinin haritasını çıkardı.
Burada bulunan arazi yer yer bataklıktı ve yerel halk oldukça düşman davranıyordu. Zaman zaman karaya keşif için çıkan adamların onu burada yerliler tarafından öldürüldü. Willem Janszoon, Albatros koyunun güneyinde dönmeye karar verdi. 1606 yılı Haziran ayında Battam'a geldi. Hollanda keşfedilen bu topraklara Zelanda ilinin adına yeni eklenmesi suretiyle Nieu Zeland adını verdi. Ancak bu isim kabul görmedi. Bu isim daha sonra Hollanda'lı denizci, kaşif tüccar olan Abel Tasman tarafından Yeni Zelanda olarak kullanılmıştır.
Duyfken'in Torres boğazını baştan sona yelken açarak geçmesinden birkaç hafta önce, 1606 yılı Mart ayında İspanyol denizci ve kaşif olan Luís Vaz de Torres'de Torres boğazında bulunuyordu. 1607 yılında Cornelis Matelief de Jonge onu Banda Denizi ve Ambon Adası'na gönderdi. 1611 yılında Janszoon Yeni Gine'nin güney kıyıları olduğunu düşündüğü bu yerden döndü, bu hata yıllar boyunca Hollanda haritalarında yanlış haliyle yer aldı. Bundan önce Çinli, Fransız ya da Portekiz denizcilerin Avustralya'nın çeşitli parçalarını keşfettiğine dair iddialar olmasına rağmen, Duyfken bunu başaran Avrupalı ilk gemidir.
TARİHTEN RESİMLER 









 TARİHİ ANSİKLOPEDİDEN RESİMLER

1908'DE NOBELÖDÜLÜNÜ KAZANANLAR
  • BARIŞ:Klas arnoldson(İsviçreli)
  • Frendric bajer (Danimarkalı)
  • EDEBİYAT:Rudolf eucken(alman)
  • FİZİK:Gabriel lippmann(Fransız)
  • KİMYA:Sir Ernest Rutherford(İngiliz)
  • TIP:Paul ehrlich(alman)
  • Elle metchnikoff(Fransız)