Tanah'a göre İbrahim'in eşi Sare'den bir çocuğu olmuyordu ve İbrahim Sare'den bir çocuğu olması durumunda bunu Allah'a Kurban olarak adadı. Allah, "İshak'ı, sevdiğin biricik oğlunu al, Moriya bölgesine git" dedi, "Orada sana göstereceğim bir dağda oğlunu yakmalık sunu olarak sun.", 8-9-10-11-12-13: İbrahim, "Oğlum, yakmalık sunu için kuzuyu Tanrı kendisi sağlayacak" dedi. İkisi birlikte yürümeye devam ettiler. Allah'ın kendisine belirttiği yere varınca İbrahim bir sunak yaptı, üzerine odun dizdi. Oğlu İshak'ı bağlayıp sunaktaki odunların üzerine yatırdı. Onu boğazlamak için uzanıp bıçağı aldı. Ama Rab 'bin meleği göklerden, "İbrahim, İbrahim!" diye seslendi. İbrahim, "İşte buradayım!" diye karşılık verdi. Melek, "Çocuğa dokunma" dedi, "Ona hiçbir şey yapma. Şimdi Allah'tan korktuğunu anladım, biricik oğlunu benden esirgemedin." İbrahim çevresine bakınca, boynuzları sık çalılara takılmış bir koç gördü. Gidip koçu getirdi. Oğlunun yerine onu yakmalık sunu olarak sundu."
tarihbilgi
Merhaba Arkadaşlar tarihbilgi Bloğuma Hoş Geldiniz..
Translate
13 Temmuz 2022 Çarşamba
1 Eylül 2019 Pazar
DAN MEYDANI
Hollanda'nın başkenti Amsterdam'da bulunan bir şehir meydanıdır. Şehrin marka yapıları ve önemli aktivitelerin düzenlendiği ve şehrin en çok bilinen yerlerinden biridir.
Dam Meydanı, Amsterdam'ın tarihi bölgesinde merkez tren istasyonunun yaklaşık 750 metre güneyinde bulunmaktadır. Doğu batı hattında 200 metre, kuzey güney hattında ise 100 metre genişliğindedir. Meydanın batı ucunda neoklasik bir yapı olan Amsterdam Kraliyet Sarayıbulunmaktadır. Bina, 1655 yılından 1808 yılına kadar kraliyet mülkü olana kadar, belediye binası olarak kullanılmıştır.
Diğer bir yanda Nieuwe Kerk (Yeni Kilise), Madame Tussaud's Müzesi bulunmaktadır. Ayrıca meydanda beyaz taştan yapılmış ulusal anıt bulunmaktadır. Ulusal anıt, II. Dünya Savaşı'ndaki kurbanları anmak için 1956 yılında dikilmiştir. Bu özellikleriyle Dam Meydanı, turistler için önemli bir cazibe merkezidir.
28 Temmuz 2017 Cuma
Sharpeville Katliamı
21 Mart 1960 tarihinde Güney Afrikalı güvenlik güçlerinin siyahi protestoculardan oluşan bir gruba ateş açması sonucu 69 kişinin ölümüne neden olan olay. Katliam, bugünkü Gauteng eyaletinin sınırları içinde bulunan Sharpeville'de meydana gelmiştir.
21 Mart günü 5.000 ila 7.000 kişiden oluşan bir grup Sharpeville'deki polis karakoluna yaklaşmış ve paso taşımamalarından ötürü tutuklanma isteğinde bulunmuştur.Bu eylem, PAC tarafından düzenlenen kampanyanın bir parçasıydı.
Halkın büyük bölümü gösteriye destek vermiştir. PAC, katılımı artırmak amacıyla çeşitli önlemlere başvurmuştur. Sharpeville'e bağlanan telefon kablolarının kesilmesi, kent sakinlerine eylem günü işe gitmemelerini salık veren broşürlerin dağıtılması ve otobüs sürücülerinin işten alıkonulması bunlardan birkaçıdır.
Saatler sabah 10'u gösterdiğinde eylemciler meydanda toplanmışlardı. Barışçıl ve neşeli bir ortamın yaşandığı o an polis karakolunda 20 görevli bulunmaktaydı. Sayıları 20.000'i bulan göstericilere karşılık olarak alan, 130 polis ve dört zırhlı araçla desteklenmişti. Polis, barut gazının yanı sıra Sten marka otomatik tabanca da taşırken göstericilerin üzerinde yalnızca taş parçaları bulunmaktaydı.
Kılıç jetler ve Harvard Trainers, topluluğun 100 fut üzerinden geçerek göstericileri dağıtmaya çalışmış, ancak onların tepkisiyle karşılaşmıştır. Polis, taş atan ve üç polisi yaralayan göstericilerden birini saat 13'te tutuklamaya çalışmıştır. Topluluk polisin üzerine yürümüş, polis ise kısa bir süre sonra ateşle karşılık vermiştir.
Resmi rakamlara göre, 8'i kadın ve 10'u çocuk olmak üzere 69 kişi yaşamını yitirmiştir. Yaralı sayısının ise 180'in üzerinde olduğu açıklanmıştır. Yaralıların 31'i kadın, 19'u çocuktur. Yaralıların büyük bölümünün kaçmaya çalışırken vurulduğu düşünülmektedir.
3 Mart 2015 Salı
PRENSES SÜREYYA
22 Haziran 1932, İsfahan - 25 Ekim 2001, Paris), İran Şahı Muhammed Rıza Pehlevi'nin ikinci eşi.
Son İran Şahı Muhammed Rıza Pehlevi'nin 1951 yılında evlendiği ikinci eşidir. "Sürgündeki Prenses" olarak da bilinir. Kendisi şaha çocuk veremediği için şahın ailesi tarafından saraydan uzaklaştırılmıştır. Şah uzaklaştırılmasını istemese de ailesinin kararına uymak zorunda kalmıştır.
Soraya ve İran Şahı Muhammed Rıza Pehlevi'nin 1956'daki Türkiye ziyareti basında büyük yankı uyandırmış, "Soraya" ismi Türk halkının diline "Süreyya" olarak yerleşmişti ve hatta kimileri kız çocuklarına Süreyya ismini vermişti. İran Şahı Muhammed Rıza Pehlevi, Soraya'dan sonra 1959'da Farah Diba Pehlevi ile mesut bir evlilik gerçekleştirdi. Soraya ise Rıza Pehlevi’den ayrıldıktan sonra yeniden evlenmemiştir.
Hüzünlü hikâyesiyle milyonların kalbinde yer eden prenses 25 Ekim 2001'de Paris'teki evinde sessizce dünyaya gözlerini yummuştur. Esfendiyari'nin mahsun hikâyesini seneler sonra Ersin Faikzade kaleme almıştır.
22 Haziran 1932, İsfahan - 25 Ekim 2001, Paris), İran Şahı Muhammed Rıza Pehlevi'nin ikinci eşi.
Son İran Şahı Muhammed Rıza Pehlevi'nin 1951 yılında evlendiği ikinci eşidir. "Sürgündeki Prenses" olarak da bilinir. Kendisi şaha çocuk veremediği için şahın ailesi tarafından saraydan uzaklaştırılmıştır. Şah uzaklaştırılmasını istemese de ailesinin kararına uymak zorunda kalmıştır.
Soraya ve İran Şahı Muhammed Rıza Pehlevi'nin 1956'daki Türkiye ziyareti basında büyük yankı uyandırmış, "Soraya" ismi Türk halkının diline "Süreyya" olarak yerleşmişti ve hatta kimileri kız çocuklarına Süreyya ismini vermişti. İran Şahı Muhammed Rıza Pehlevi, Soraya'dan sonra 1959'da Farah Diba Pehlevi ile mesut bir evlilik gerçekleştirdi. Soraya ise Rıza Pehlevi’den ayrıldıktan sonra yeniden evlenmemiştir.
Hüzünlü hikâyesiyle milyonların kalbinde yer eden prenses 25 Ekim 2001'de Paris'teki evinde sessizce dünyaya gözlerini yummuştur. Esfendiyari'nin mahsun hikâyesini seneler sonra Ersin Faikzade kaleme almıştır.
5 Mayıs 2014 Pazartesi
I. Selim ve Ayşe Hafsa Sultan'ın kızıdır.
Ailesinin isteği ile İskender Paşa ile evlenen Hatice Sultan, bir süre sonra İskender Paşa'nın ölümü ile genç yaşta dul kalmıştır. Uzunca bir süre evlenmeyen Hatice Sultan ile daha sonra sadrazam Pargalı İbrahim Paşa evlendiği düşünülmekle beraber bu konu tartışmalıdır. Bir görüşe göre İskender Paşa'nın eşinin kendisi olmadığı, Pargalı İskender Paşa'nın dul eşi olarak aileden başka bir kimse ile evlendiğini iddia etmektedir. Bununla birlikte Pargalı'nın ölümü akabinde eşinin bütün çocukları nesli devam etmesin diye Kanunî tarafından boğdurularak öldürülmüştür. Tarihçiler Hatice Sultan'ın ölümüyle ilgili iki farklı tarih vermektedir. Bazı tarihçiler Hatice Sultan'ın, İbrahim Paşa'nın ve çocuklarının öldürülmesine daha fazla dayanamayarak 1538 yılında öldüğünü söylerken,bazı tarihçiler de 1582 yılında öldüğünü söylemektedir.Hatice Sultan'ın mezarı Sultan Selim Cami şehzadeler mezarlığında bulunmaktadır.
VARŞOVA DÜKLÜĞÜ
Napoléon tarafından oluşturulan bağımsız Leh devleti. 1772, 1793 ve 1795'tekİ paylaşımlarla Rusya,Prusya ve Avusturya tarafından üç kez parçalanan Leh ulusunun yeniden devletleşmesi çabalarının da odak noktası olmuştur.
Varşova Düklüğü, Prusya'yla savaşta Polonyalıların Napoléon'un safında yer almalarından sonra 7 ve 9 Temmuz 1807'de Tilsit Antlaşmaları'yla kuruldu. Başlangıçta ülkenin orta kesiminde 1793 ve 1795'te Prusya'nın ele geçirdiği en büyük eyaletlerden oluşuyordu. Özgür kent durumuna getirilen Danzig (Gdańsk), Rusya'ya bırakılan Białystok ili ve 1772'de Prusya'nın ele geçirdiği ama daha sonra düklüğe verilen Noteć (AlmancaNetze) Nehri bölgesi bunun dışındaydı. 1795'teki üçüncü paylaşımda Avusturya'nın ele geçirdiği toprakları 1809'da geri alan düklük biraz daha genişledi.
Kuruluşundan kısa süre sonra 22 Temmuz 1807'de Napoléon Varşova Düklüğü'nde bir anayasa yürürlüğe koydu. Fransız anayasasını örnek alan düklük anayasasına göre III. August'un torunu ve Saksonya kralı I. Friedrich August'un başında bulunduğu güçlü bir yürütme organı kurulacaktı. Fransız Medeni Kanunu (Napoléon Yasaları) 1 Mayıs 1808'de Varşova Düklüğü'nde de yürürlüğe girdi. Varşova Düklüğü Viyana Barışı'yla (14 Ekim 1809) genişledi; Kraków, Radom, Lublin ve Siedlce bu ülkeye katıldı.
Napoléon, Rusya'ya karşı II. Polonya Savaşı'nı açınca Polonyalılarda daha büyük umutlar canlandı. Düklük olağanüstü bir çabayla savaş alanına 98 bin kişilik bir ordu sürdü. Ama Napoléon'un Rusya'da uğradığı yenilgi Varşova Düklüğü'nün de sonunu hazırladı. Ayakta kalan Polonyalı birlikler 1813-14 seferinde Napoléon'a bağlılıklarını sürdürdüler. Varşova büyükdüklüğü ordusu, Jan Henryk Dąbrowski ve Poniatowski'nin komutası altında, 1813-14 yıllarına kadar Napoléon Savaşları'na katıldı. Polonyalıların kahraman komutanı Prens Josef Antoni Poniatowski, imparatorun Leipzig'den çekilişini kolaylaştırmak için savaşırken öldü.
8 Şubat 1813'te Varşova'yı işgal eden Ruslar düklüğün denetimini ele geçirdiler. Ardından toplanan Viyana Kongresi (1814-15) Varşova Düklüğü'nün parçalanması kararlaştırıldı; Poznań Grandüklüğü Prusya'ya geri verildi, bağımsız Kraków Cumhuriyeti Rusya, Prusya ve Avusturya'nın koruması altına alındı; Polonya Kongre Krallığı Rusya'yla birleşerek çarı kral olarak tanıdı.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)